Günahların Çocukları 131Please respect copyright.PENANAv91YOLlgzD
Bölüm 1 – Yağmurun Altında Bulundu
Jayden
Bir adım daha attığımda yağmur durmadan yağmaya başladı. Pelerinimin başlığını başıma daha sıkı sardım. Zorlu bir işi bitirmekten o kadar bitkindim ki, saçımı kurutmaya fazladan enerji harcayamadım. Kazağımı ıslatmamak için elimden geleni yaptım.
Yürümeye devam ederken, ormanın yabani bitkileri ve ağaçlarının dışında görüş alanıma bir şey girdi: Mücadele eden bir figür: bir çocuk.
Hızla yaklaştım. O anda etrafında gölgeli bir varlık fark ettim, ama onu görmezden gelip çocuğun yanına diz çöktüm; zihnim ara sıra bana oyun oynamayı severdi; bunun da o anlardan biri olduğunu düşündüm.
Diz çöktüğümde, fark ettiğim ilk şey, maruz kaldığı ağır dayaktı... ve insan olmadığıydı. Ya bir iblis ya da bir melezdi. Kendini iyileştirmediğine göre, büyük ihtimalle bir melezdi - hatta belki de zayıf bir varyantı. Ama bunu düşünme lüksüm yoktu. Çocuk bilincini kaybetmenin eşiğindeydi. Hemen ölümcül yaralar olup olmadığını kontrol ettim - yoktu - bu yüzden pelerinimin bağlarını çözdüm, kazağımı çıkardım ve dikkatlice ona giydirdim. Ona acı vermemek için elimden geleni yaparak onu nazikçe kaldırdım ve eve doğru hızla yürüdüm. 131Please respect copyright.PENANAPH1ZzeAlZe
Koşmadım - ona daha fazla zarar vermek veya minik bedenine verilen zararı daha da kötüleştirmek istemiyordum.
Geldiğimde ilk yaptığım şey yaralarını temizlemek oldu. Vücudundaki kesikler dikiş atılacak kadar derin değildi ama çok fazla morluk ve ezik vardı. Bunu kim yaptıysa... 131Please respect copyright.PENANA1SsiC0bXIW
O an onları parçalamak istedim. 131Please respect copyright.PENANAHG9hoR3y67
Bir çocuğa bunu neden yapar ki? 131Please respect copyright.PENANAnoY69nltig
Ne yapmış olabilirdi ki?
Boynundaki ve omuzlarındaki morlukları incelerken, ilk başta fark etmediğim bir şeyi fark ettim: Bunlar normal morluklar değildi. Daha çok... ısırık izlerine benziyorlardı.
İğrenç yaratıklar. Nasıl? Neden?
Kanım kaynadı. Öfkeden nefesimi tuttuğumu fark ettim ve kendimi birkaç derin nefes almaya zorladım. Sakin kalmam gerekiyordu - çocuğun iyiliği için.
Kesikleri nazikçe bandajladım, olabildiğince yumuşak ve dikkatli olmaya çalıştım. Onu daha fazla korkutmak veya şoka sokmak istemedim. Son olarak, alnındaki kesiğe küçük bir bandaj koydum. Bembeyaz saçları kesiği gizliyordu. Saçlarını hafifçe kurutup gözlerinin üzerine düşmemesi için fırçaladım. Sonra dolabımdan koyu lacivert bir kazak çıkarıp nazikçe üzerine geçirdim. 131Please respect copyright.PENANAMytnkCPuwG
Elbette çok büyüktü ama hareketlerini kısıtlamasın diye belinden ve kollarından katladım.
Sonra bir hançer alıp arkasına geçtim ve kazağının arkasına omuz hizasında dikkatlice yarıklar açtım. Kanatları çıktı. Boynuzları ve kuyruğuyla birlikte siyahtı. 131Please respect copyright.PENANAvjJfzyX057
Gözleri de simsiyahtı, irisleri boş ve oyuktu; bir çocuğunki gibi değil, yaşamaya zorlanmış bir varlığınki gibi.
Onu kanepeye oturtup üzerine yavaşça bir battaniye örttüm. Ev soğuk olabilirdi -alışkındım ve artık hissetmiyordum- ama çocuk çoktan titriyordu. Hastalanma riskini göze alamazdım; sıcaklığa ihtiyacı vardı.
Şimdi ne olacaktı? 131Please respect copyright.PENANA26kaWB537a
Yemek!131Please respect copyright.PENANAScvEyaAWU4
Acıkmış olmalıydı. Çok bitkin olduğu belliydi.
Mutfağa gidip ahşap dolabı açtım. Beklediğim gibi, burada üçümüz yaşamamıza rağmen pek bir şey yoktu. Sadece birkaç hamur işi ve Luke'un topladığı biraz meyve vardı, ama ne zaman vakit bulduğunu bilmiyordum. 131Please respect copyright.PENANAlj5SlICqrn
Üçümüzden bahsetmişken... bunu nasıl açıklayacaktım? 131Please respect copyright.PENANAjhVPbfrxhJ
Çocuğu buraya getirmenin pek bir planı yoktu. 131Please respect copyright.PENANAacxb3TRnbf
Nasıl tepki vereceklerdi?
Zane, korkutucu görünümüne rağmen, çoğu zaman iyi kalpliydi. Asıl endişem Luke'tu. 131Please respect copyright.PENANAmYv7yJXEW6
Çocuğu evden atmayı önerecek kadar zalim değildi, ama onu burada istemeyebilirdi de. Ve bu da anlaşılabilir bir durumdu; bu çocuk kendine bile bakamıyordu. Bir yük olurdu. 131Please respect copyright.PENANAZppZi0v927
Daha da kötüsü, Luke iblislerden nefret ediyordu. Hem de iliklerine kadar. 131Please respect copyright.PENANAWOaFVj3lf7
Üstelik çocuğun melez mi yoksa tam bir iblis mi olduğunu bile bilmiyorduk...
Şimdilik düşünceleri bir kenara itip bir tabak aldım ve odaya döndüm. 131Please respect copyright.PENANAqvWrtQXssE
Çocuk kıpırdamamıştı. Tıpkı aynı görünüyordu - olduğu yerde donup kalmıştı. 131Please respect copyright.PENANAmX3rqdlNIc
Ya çok korkmuştu ya da tepki veremeyecek kadar bitkindi. Muhtemelen ikisi de.
Tabağı yavaşça kucağına koydum ve soğuk veya korkutucu görünmemeye çalışarak yumuşak bir sesle konuştum: 131Please respect copyright.PENANAtdIyEbNS7m
— "Aç olmalısın. Bunları sana getirdim. Bir şeye ihtiyacın olursa, söylemen yeterli, tamam mı? Korkmana gerek yok."
Tam o sırada kapının açıldığını duydum. 131Please respect copyright.PENANASQWCbrfBg8
Geri gelmişlerdi.
Ayağa kalktım, çocuğa son bir kez baktım ve girişe yöneldim. Zane oradaydı, çizmeleri çamur içindeydi. Yeri kirletmemek için eski kağıtların üzerine bastı, pelerinini astı ve kıyafetlerini düzeltti. 131Please respect copyright.PENANABbuloBrmMJ
Beyaz saçlarındaki siyah tutamlar yüzüne yapışmış olsa da, açık mavi gözleri hâlâ parlıyordu. Her zamanki gülümsemesiyle bana dönüp omuz silkti: 131Please respect copyright.PENANA16MOu72kO2
"Luke'u hiç sorma Jay. Yine son anda ortadan kayboldu - muhtemelen meyve toplamaya falan gitmiştir."
İçeri girerken konuşuyordu. Onu durdurup açıklamam gerekiyordu ama devam etti: 131Please respect copyright.PENANAsfjzvVOSjm
— "Zane—" 131Please respect copyright.PENANANeZzmNxmSX
— "Ve, ve, ve yemin ederim—" 131Please respect copyright.PENANAWGNGgq5Sc2
— "Zane!-" 131Please respect copyright.PENANApbGEAnWW9q
— "Ve söz veriyorum ki bu hafta—"
Tam o sırada çocuğun olduğu odaya girdi. Hâlâ açıklamaya çalışırken çocuğu görünce donakaldı. 131Please respect copyright.PENANACHV81S38m0
İfadesi meraka dönüştü ve bana döndü: 131Please respect copyright.PENANAjxonQMwfU1
— "Şey... Bu küçük adam kim?"
Derin bir nefes verdim, burnumun kemerini sıktım ve onu yavaşça odadan dışarı çektim. Gerildi - normalde fiziksel yakınlaşmayı sevdiği için tuhaf bir durumdu - ama şu anda endişelendiğim bu değildi. 131Please respect copyright.PENANAXnYcFWRFOo
Derin bir nefes daha alıp açıklamaya başladım.
Bitirdiğimde, Zane'in yüzü daha düşünceli bir ifadeye bürünmüştü. Ben kollarımı kavuşturup beklerken, o birkaç saniye çenesini ovuşturdu. 131Please respect copyright.PENANAYd7YCjBKwQ
Sonra bana baktı, ifadesi yumuşadı ve hafifçe başını salladı: 131Please respect copyright.PENANAEwOOWf6q5E
"Kalamaz. Onu asla dışarı atmayız. Ona bakmana yardım edeceğim. Ve Luke için endişelenme - kalpsiz değil. Onunla konuşacağım."
Bu beni biraz da olsa rahatlattı. Luke'la konuşabilecek biri varsa, o da Zane'di. Çocukluk arkadaşlarıydılar; aralarında asla tam olarak anlayamadığım bir bağ vardı. 131Please respect copyright.PENANA7vZViqqNoY
Rahatladığımı fark eden Zane gülümsedi, çocuğa baktı ve omzuma dokundu. Normalde buna izin vermezdim ama bu sefer görmezden geldim. Memnuniyetle sırıttı ve kıyafetlerini değiştirmek için odasına yöneldi.
Çocuğa döndüm. Tabaktaki yemeğin çoğunu yemişti; sadece birkaç parça meyve kalmıştı. Boş tabağı yanına koymuştu. Alıp sordum: 131Please respect copyright.PENANA2Q0vLc4Djn
— "Başka bir şey ister misin?"
Cevap vermedi. Bana o boş, bomboş gözlerle baktı. 131Please respect copyright.PENANAmdXmws5hWQ
Bir an içim burkuldu ama kendimi toparladım. 131Please respect copyright.PENANAtuk9FTuYFk
Omzundan kayan battaniyeyi düzelttim, sonra mutfağa geri dönüp tabağı kaldırdım.
Geri döndüğümde Zane çocuğun yanında oturmuş, onunla konuşmaya çalışıyor gibiydi. Çocuk ona bakıyordu; artık tamamen boş bir ifade yoktu. 131Please respect copyright.PENANAE2MSD1p9f1
Zane'i anlıyor gibiydi ama bilinmeyen bir nedenden ötürü hâlâ tepki vermiyor veya ifadesini değiştirmiyordu. 131Please respect copyright.PENANAHCGQxrWpLi
Zane, ağabey gibi, sıcak ve şakacı bir tonda konuşuyordu. Çocuğa karşı şimdiden bir şeyler hissetmeye başladığını anlayabiliyordum; bu onun doğasında vardı.
Kapıda durup bir süre onları izledim, düşüncelere dalmıştım. Ne kadar zaman geçtiğini bile fark etmemiştim. 131Please respect copyright.PENANA7JBdOsdjDn
Düşüncelerim kapının açılma sesiyle bölündü. 131Please respect copyright.PENANAPl2j9FX9XV
Luke gelmişti.
Pelerinini ve çizmelerini çıkardığını duyabiliyordum. Derin bir nefes aldım. Zane de duymuş olmalı ki ayağa kalkıp onu karşılamaya yöneldi. Ben de hemen arkasından takip ettim.
İlk fark ettiğim şey Luke'un topallamasıydı. 131Please respect copyright.PENANA6AKI6KYSHG
Her zamanki gibi yüz ifadesi okunmuyordu - ağzını örten siyah bez maske, koyu lacivert ve turkuaz çizgili saçları alçak bir atkuyruğu şeklinde toplanmış, bukleler sol gözünün üzerine düşmüştü... 131Please respect copyright.PENANAJZlQc3J7CY
Sağ gözünün kehribar rengi olduğunu biliyordum. Zane bir keresinde bana Luke'un giyiniş ve saklanma şeklinin kendi tercihi olduğunu ve benim de burnumu sokmamam gerektiğini söylemişti. Yapmamıştım.
Luke içeri girerken Zane sordu: 131Please respect copyright.PENANAuKVGnMYPWq
— “Luke, ne oldu?” 131Please respect copyright.PENANAtqm6jpEPqF
— “Önemli bir şey değil. Yürürken tökezledim. Ciddi bir şey değil.” 131Please respect copyright.PENANAocxl4Ca6oP
— “Ama topallıyorsun—” 131Please respect copyright.PENANAcBCYAetJGO
— “Önemli bir şey değil dedim Zane. Bırak gitsin.”
Luke, aksamasına rağmen hızla odaya girdi. Çocuğu görünce bir an donakaldı. 131Please respect copyright.PENANAdxsI3QM8NJ
Önce Zane'e, sonra bana, sonra tekrar çocuğa baktı. 131Please respect copyright.PENANAHBWccKIAd4
Bakışları beklenenden birkaç saniye daha uzun sürdü. 131Please respect copyright.PENANATJgDKCbL43
Sonra bize döndü: 131Please respect copyright.PENANA0dloUIMwHX
— "Melez sizin sorumluluğunuzda. Beni bu işe karıştırmayın."
Sanki ona her şeyi anlatmışız da o sadece kararını vermiş gibi. 131Please respect copyright.PENANACmC6IgvPYD
Garipti. 131Please respect copyright.PENANAm5zgl7iCFt
Ama yine de minnettardım; en azından bizi durdurmuyordu.